Ahmet ÇOLAK
4.2.13. Finans Sektörü
Finans Sektörü; bankalar, yatırım firmaları, emlak şirketleri ve sigorta acenteleri dâhil olmak üzere geniş bir yelpazeden meydana gelmekte ve gelişmiş bir ekonomiye sahip devletlerin önemli bir parçası olarak görülmektedir. Bir ekonominin istikrarlı kalabilmesi için sağlıklı bir Finans Sektörü’ne sahip olması gerekmektedir. Bu sektör, küçük girişimcilerin büyüyebilmesi için kredi sağlamakta, emlak sektöründeki alım ve satım işleri için kredi vermekte, emeklilik sistemine ait birikimlerin koordine edilmesine yardımcı olmaktadır.
Bir ülkedeki istihdam düzeyi de ekonominin sağlıklı yönetimiyle doğru orantılıdır. Finansal hizmetler paranın verimli şekilde kullanılmasını sağlamaktadır. Güven veren bir Finans Sektörü sayesinde, tüketiciler paralarını kullanmadan saklamak yerine bankacılık sistemine aktarmaktadır. Bu aktarılan para ekonomiye hareketlilik kazandırmakta ve yeni kazançlar sağlama ihtimali olan girişimcilere kredi olarak verilmektedir. Bu akışlara aracılık eden mekanizmalar karmaşık olmakla birlikte, çoğu ülke, borçluları, borç verenleri ve tüm finansal hizmetlerin temelini oluşturan güven sistemini korumayı amaçlamaktadır (Kenton, 2021).

Önleme ve Hazırlık
ABD tarafından 2013 yılında yayımlanan Ulusal Altyapı Koruma Planı’na (National Infrastructure Protection Plan) ek olarak oluşturulan Finans Hizmetleri Sektörü-Özel Planı (Financial Services Sector-Specific Plan) bu sektörün doğal ve insani tehditlerden korunması amacıyla meydana getirilmiştir. Deprem, kasırga ve sel gibi doğal afetlerin yanı sıra terör saldırılarının da sektörün sağladığı hizmetler üzerinde yıkıcı etkileri olabilmektedir. Bu nedenle Finans Sektörü, kritik altyapı olarak resmi güvence altına alınmış ve sorumluluğu Hazine Bakanlığı’na (Department of Treasury) verilmiştir (Homeland Security, 2015j).
Hazine Bakanlığı’nın öncülüğünde Finans Sektörü’nü afetlere hazırlamak için çeşitli adımlar atılmaktadır. 2005 yılında meydana gelen Katrina kasırgası sonrasında yapılan incelemeler gelecekte Finans Sektörü’nün ne tür hazırlıklar yapması gerektiği hakkında ipuçları vermektedir. Katrina kasırgası süresince birçok banka hizmet verememiş ve ATM’lerin su altında kalması nedeniyle nakit tedariki sağlanamamıştır. Finansal işlemlerin yürütüldüğü bilgisayar sistemleri güç kesintileri nedeniyle kullanılamaz hale gelmiştir.
Finans Sektörü’nün gelecekte bu tarz afetlere karşı alması gerektiği önlemler üzerinde durulmuş ve bazı sonuçlara ulaşılmıştır. Bunların başında sektörde hizmet veren kurumların afet hazırlık planı oluşturması, bu planların düzenli aralıklarla test edilmesi ve tatbikat yapılması gelmektedir. İletişim sisteminde yaşanması muhtemel kesintilere yönelik telsiz benzeri iletişim araçları hazırda bulundurulmalı, personelin tesislere ulaşımını sağlamak amacıyla alternatif ulaşım yolları belirlenmelidir. Afetler sonrasında finans kurumlarının güvenli bir şekilde faaliyet yürütebileceği yedek alanlar önceden hazırlanmalı ve bu yedek alanlar ilgili finans kurumlarından uzak alanlarda oluşturularak ana kurum gibi afetlerden etkilenmesinin önüne geçilmelidir. Kurumların bilgi sistemleri yedeklenmeli ve jeneratör benzeri ek güç kaynakları tedarik edilmelidir.
Afetlerin büyüklüğüne göre elektronik sistemlerin bütün olarak kullanılamaz hale gelme ihtimali bulunmaktadır bu nedenle sadece nakit para üzerinden gerçekleşmesi muhtemel finans işlemlerine hazır olunması gerekmektedir. ATM’lerde yer alan nakitler suya ve yangına mukavemeti yüksek bölmelerde korunmalıdır. Ayrıca Finans Sektörü’nün afet süreci içerisinde kritik altyapılardan sorumlu kuruluş ve yetkililerle iletişim halinde olması gerekli görülmektedir (FDIC, 2008).
Müdahale ve İyileştirme
2012 yılında meydana gelen Sandy kasırgası ABD borsasının 2 günlüğüne kapanmasına yol açmıştır. Sandy kasırgasının borsaya vereceği zarara yönelik elektronik sistemlerin devreye sokulması gündeme gelmiş fakat buna hazır olunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. ABD borsasının merkezi olan Wall Street’teki finans kurumlarının etrafına sel baskınlarını engellemek için kum torbaları yerleştirilmiştir. Sandy kasırgası sonrasında ulaşım sistemlerinin göreceği zararı telafi edip borsa personelinin güvenli bir şekilde işe gelmeleri için planlar yapılmıştır. Kasırga sonrasında başta ulaşım alanında olmak üzere gerekli müdahaleler yapılmış ve borsa faaliyetleri normal çalışma sistemine geri dönmüştür (Financial Times, 2012).
4.2.14. Kimya Sektörü
Kimya Sektörü’nün ürettiği metalar günlük yaşamın her alanında kullanılmakta ve bu sektör içerisinde birçok farklı işleyiş alanı barındırmaktadır. Temizlik malzemeleri, boyalar, ilaçlar, kâğıt, kumaş, petrokimya, gübre, soda ve kozmetik gibi sürekli kullandığımız ürünlerin çoğu kimya endüstrisi tarafından imal edilmektedir. Bu sektör diğer birçok mamulün temelini oluşturmakta ve hayatımızı hiçbir çağla karşılaştırılmayacak şekilde kolaylaştırmaktadır (World Business Council For Sustainable Development, 2020). Kimya Sektörü’nün imal, pazarlama ve nakliye süreci kamu dışı aktörler tarafından icra edilmekte ve imal edilen ürünler kamyon, demiryolu, deniz taşımacılığı veya diğer araçlarla tüketiciye ulaştırılmaktadır (ASSTRA, 2022).

Önleme ve Hazırlık
ABD tarafından 2013 yılında yayımlanan Ulusal Altyapı Koruma Planı’na (National Infrastructure Protection Plan) ek olarak oluşturulan Kimyasal Sektör-Özel Planı (Chemical Sector-Specific Plan) bu sektörün insan ve doğal kaynaklı afetlere karşı korunmasına ilişkin sorumluluğu DHS’ye vermiştir. DHS’ye bağlı Kimya Sektörü Koordinasyon Konseyi (Chemical Sector Coordinating Council) özel ve kamu kurumları arasındaki işbirliğini sağlamak amacıyla hizmet etmektedir. Ayrıca Kimyasal Güvenlik ve Hasar Soruşturma Kurulu (The Chemical Safety and Hazard Investigation Board) ABD genelindeki kimyasal tesisleri afet öncesi ve sonrasında denetlemektedir. Kimyasal tesislerin insan ve doğal kaynaklı tehditlere karşı hazırlıklı olmaları için bu kurumlar tarafından teşvikler yapılmaktadır (Homeland Security, 2015l).
ABD’deki birçok kimyasal tesis çeşitli doğal afetlere maruz kalmaktadır. Bu afetler sonucunda kimyasal maddelerin çevreye yayılmasını önlemek amacıyla kapsamlı acil durum planlarının yapılması önerilmektedir. Öncelikli olarak tesisin bulunduğu bölgenin ne tür doğal afetlerle yüz yüze olduğunun belirlenmesi gerekmektedir. ABD’nin Pasifik kıyısındaki bölgeler deprem, orman yangınları ve heyelanlara maruz kalırken Atlantik bölgesi daha çok kasırga ve sel baskınlarına maruz kalmaktadır. Bu nedenle acil durum planları, görülme olasılığı yüksek afetlere göre hazırlanmalıdır. Afet durumunda kimlerin hangi görevleri icra edeceği ve kimyasal maddelerle ilgilenecek kişiler belirlenmelidir. Acil durum planlarında en çok dikkat edilmesi gereken konuların başında, acil durum görevlileri arasındaki hiyerarşik yapının oluşturulması gelmekte ve düzenli bir iletişim sisteminin kurulması öngörülmektedir (AICHE, 2020).
2017 yılında meydana gelen Harvey kasırgası kimyasal tesislerin afetlere karşı hazırlanmasının önemine dair çarpıcı bir vaka barındırmaktadır. ABD Houston’daki Arkema kimyasal tesisi Harvey kasırgasının tesis bölgesine etki etmesinden önce üretimi durdurmuş ve birçok önlem alarak kasırgaya hazırlanmıştır. Bu hazırlıklar arasında, kasırga esnasında uçup gidebilecek veya hasara yol açabilecek gevşek malzemelerin emniyete alınması, sel sularından uzak tutmak için taşınabilir ekipmanın yükseltilmesi, sel sularında çalışabilecek bir tekne ve forklift edinilmesi, kum torbaları ve diğer ekipmanların yerleştirilmesi ve yeterli yedek yakıtın sağlanması yer almaktadır.
Bu güvenlik prosedürlerinin hayata geçirilmesine rağmen bölgenin sel yatağında olduğuna dair ön bilgilerin acil durum planında ifade edilmemesi ve yoğun sel baskınına karşı hazırlıkların yeterli seviyede olmaması nedeniyle selin zarar verdiği tesiste yangın çıkmış ve sızıntılar yaşanmıştır. Yapılan resmi incelemeler sonucunda kimyasal tesisi yöneten işletmenin gerekli planlamaları yapmadığı sonucuna ulaşılmıştır (The Texas Tribune, 2018).
Müdahale ve İyileştirme
Kimyasal tesislerin insan ve doğal kaynaklı tehditler altında olması durumunda müdahale sürecinin nasıl işleyeceğine dair Kimya Sektörü Koordinasyon Konseyi (Chemical Sector Coordinating Council) tarafından Tüm Tehlikelere Yönelik Etkili Bir Kimya Sektörü Müdahalesi Rehberi (Playbook for an Effective All-Hazards Chemical Sector Response) adlı bir çalışma yayımlanmıştır (Chemical Sector Coordinating Council, 2022). Bu rehberde Kimyasal sektör bileşenlerinin insan veya doğal kaynaklı afetler esnasında izlemesi gerektiği süreçler belirtilmiştir. Bütüncül zarar yaklaşımı ile hazırlanan müdahale rehberi birçok tehlikeli durumu kapsamaktadır. Analizler, değerlendirmeler, durum incelemeleri, acil durum eylem planlarının hazırlanması gibi yöntemler anlatılmaktadır.
4.2.15. Ticari Tesisler Sektörü
Ticari Tesisler Sektörü; eğlence merkezleri, oteller, stadyumlar, parklar, açık alan etkinlikleri, alışveriş merkezleri, medya hizmetleri, müzeler, gayrimenkuller gibi birçok kuruluş ve oluşumu içermektedir. Bu tesislerin büyük kalabalıklara ev sahipliği yapması onları kritik bir konuma taşımıştır. Ticari tesisler kamuya herhangi bir sınırlama getirmeksizin oluşturulmuş açık erişim alanlarıdır (Reagan, 2001). Bu bölgelerin doğal afetlere karşı korunmasının büyük can ve mal kayıplarının önüne geçeceği düşünülmektedir.
Önleme ve Hazırlık
ABD tarafından 2013 yılında yayımlanan Ulusal Altyapı Koruma Planı’na (National Infrastructure Protection Plan) ek olarak oluşturulan Ticari Tesisler Sektörü-Özel Planı’na göre (Commercial Facilities Sector-Specific Plan) bu sektörden sorumlu kuruluş DHS’dir. Ticari Tesisler Sektörü’nün doğal ve insan kaynaklı afetlere hazırlanmasına yönelik çalışmalar bu kurumun liderliğinde gerçekleştirilmektedir (Homeland Security, 2015m). Ticari Tesisler sektörünün alışveriş merkezleri, stadyumlar, oteller, kongre salonları gibi geniş bir yelpazeden oluşması nedeniyle önleme ve hazırlık yönünden otellerin incelenmesi kararlaştırılmıştır.
Doğal afetlere hazırlanmanın en temel yöntemi diğer sektör incelemelerinde de belirtildiği üzere acil durum planı oluşturmaktır. Otel yöneticileri bulundukları bölgenin ne tür afetlere eğilimli olduğunu önceden araştırmalı ve acil durum planını buna göre şekillendirmelidir. ABD’de deprem, kasırga ve aşırı sıcakların tahrip gücü bölgeden bölgeye değişiklik göstermektedir. Otellerin doğal afetlere karşı alabileceği en etkili önlemlerin başında her türlü tehlike olasılığına yönelik sigorta yaptırmak gelmektedir (Raıznerlaw, 2023). Oteller inşa edilirken doğal afetlerin çevresel faktörler üzerinden ne tür etkileri olacağı öğrenilmelidir. Detaylı tahliye planları oluşturulmalı ve tahliye araçları hazır bulundurulmalıdır. Dış dünya ile iletişimin kesilmemesi için uydu telefonu büyük önem arz etmektedir. Ayrıca uzun bir afet süreci için gıda stoku yapılmalıdır (SSP, 2018).
Müdahale ve İyileştirme
Ticari Tesisler Sektörü doğal afetler sonrasında oynadıkları rol sebebiyle toplumun afet travmasını atlatmasına yardımcı olmakta, müdahale ve iyileştirme çalışmalarını kolaylaştırmaktadır. 2023’te meydana gelen Hawaii yangın fırtınası ve buna benzer birçok afet nedeniyle evlerinden tahliye edilen kişiler ilgili bölgelerdeki otellerde konaklamıştır. FEMA’nın herhangi bir afet esnasında afetzedelere barınma imkânı sağlaması zor ve zahmetli bir durumdur fakat bölgedeki oteller bu görevi kolaylaştırmaktadır. Elektrik kesintisi esnasında önceden hazırlanmış jeneratörler büyük yarar göstermektedir. Elektrik kesintisi nedeniyle kredi kartlarının kullanılamaması otel yöneticilerini nakit stok etmeye yönlendirmekte ve bu sayede gerekli alışveriş işlemleri yapılabilmektedir. Otellerin afet olaylarında gösterdikleri yararlılıkların en çarpıcı örnekleri 2017’deki Irma kasırgasında yaşanmıştır. Afetzedeler yüksek ölçekli kasırgalara dahi mukavemetli olan otellere sığınmış ve küçük arızalar dışında herhangi bir olumsuzluk hissetmemişlerdir (The Conversation, 2023).
4.2.16. Bilgi Teknolojisi Sektörü
Bilgi teknolojisi her türlü bilginin bilgisayar sistemleri kullanılarak iletilmesi ve yönetilmesi olarak tarif edilebilmektedir. Ses, veri, doküman, video, mail ve buna benzer elektronik iletim araçlarının donanım, yazılım ve hizmet sağlayıcı (server) altyapılarını kullanması süreçlerini kapsamaktadır. Özel ve kamu kurumlarında işleyişin genellikle bilgisayar teknolojileri üzerinden yürütüldüğü görülmektedir. Devletler ve toplumlar teknolojinin gelişmesiyle beraber bilgi teknolojisine bağımlı hale gelmişlerdir (Yüksel, 2005). Sektörün karmaşık ve dinamik ortamı, tehditlerin belirlenmesini ve güvenlik açıklarının değerlendirilmesini zorlaştırmaktadır. Bu sektörün problemleri bütüncül bir yaklaşım ve yaratıcı çözümlerle odaklanmayı gerektirmektedir. Bilgi Teknolojisi Sektörü’nde meydana gelebilecek aksamalar günlük hayatın işleyişini bozacak hatta durma noktasına getirecek potansiyele sahiptir (Feder, 2023).
Önleme ve Hazırlık
ABD tarafından 2013 yılında yayımlanan Ulusal Altyapı Koruma Planı’na (National Infrastructure Protection Plan) ek olarak oluşturulan Bilgi Teknolojisi Sektörü-Özel Planı (Information Technologies Sector-Specific Plan) bulunmaktadır ve sektörün sorumluluğu DHS’ye aittir (Homeland Security, 2016). Sektörün doğal ve insan kaynaklı afetlerden korunmasına ilişkin çalışmalar bu kurum tarafından yürütülmektedir. Sektör tüm tehlikeleri kapsayan bir yaklaşım benimsediğinden, siber ve fiziksel tehditlere karşı ortak müdahale yöntemleri belirleyebilmektedir.
Bilgi Teknolojileri Sektörü doğal afetlerden büyük zararlar görebilmekte ve bu zararların en aza indirilmesi amacıyla acil durum planlarının oluşturulması ve düzenli olarak tatbikat yapılması gerekmektedir. Elektronik cihazlar her doğal afette farklı senaryolarla karşılaşabilmektedir. Bunun için çeşitli ve güncel çözümlerin takip edilip uygulanması en doğru yol olarak gözükmektedir. Örneğin yangın yıkıcı bir afettir fakat söndürülen bir yangının akabinde oluşan duman da elektronik cihazları bozabilmektedir. Fırtına, sel ve aşırı yağmurlar binalarda sızıntılara sebep olarak teknolojik altyapıyı tehdit etmektedir. Bu nedenle çatı, duvar ve teknolojik altyapıların bulunduğu mekanlar su sızıntılarına karşı korunmalıdır.
Kaybı halinde büyük sorunlar açma ihtimali olan datalar başka bir mekânda yedeklenmelidir. Birçok kamu kurumu ve özel şirkette bilgi teknoloji sistemlerinin toplu olarak yer aldığı odalar bulunmaktadır. Bu odaların doğal afetler esnasında korunması ve faaliyetlerini sürdürmesi kritik bir durumdur. Susuz yangın söndürme sistemleri, su baskını/nem sensörleri, yedek jeneratörler ve aşırı gerilimi bastırma sistemleri bu odaların tahrip olma riskini en aza indirebilecek teknolojilerdendir (Rock, 2023).
Müdahale ve İyileştirme
Bilgi teknolojisi altyapılarının karşılaştığı doğal afetlere ilişkin bilgi teknolojileri alanında medya hizmeti veren StateScoop’ta kaleme alınan bir yazıda çarpıcı bilgiler yer almaktadır (Riddick, 2018). Bahse konu yazıda 2017 yılında ABD’nin Virjin adalarında meydana gelen Irma ve Maria kasırgalarının bilgi teknolojisi altyapılarına verdiği zararlar ele alınmıştır. Adalarda gerçekleştirilen müdahale ve iyileştirme çalışmaları esnasında bilgi teknolojilerinin doğal afetlerle yüz yüze kaldığında ne tür sonuçlara maruz kalacağının canlı bir örnek üzerinden gözlemlendiği ifade edilmiştir. Aktarılanlara göre kamu görevlileri tarafından bilgi teknolojilerini afet sonrası normal işleyişine döndürme çalışmaları “hareket eden bir aracın tekerini değiştirmek” şeklinde yorumlanmış ve bu zorlu süreçten birçok dersin çıkarıldığı söylenmiştir.
Yazı incelendiğinde sürecin temel hedeflerinden birinin kasırgalar esnasında yerel yönetimin kullandığı iletişim ağlarının faaliyetlerini sürdürmesini sağlamaya çalışmak olduğu anlaşılmaktadır. Kesintiye uğrayan diğer hizmetler arasında devlet kurumlarına verilen internet hizmetleri ve kamuya kritik hizmetler sağlayan veri depolama sistemleri yer almıştır. Başlatılan çalışmalarla birlikte hükümete ve kamu kurumlarına hizmet veren veri sağlayıcıları başka bir alanda yedeklenmiş ayrıca internet ortamında da depolanarak zarar görmesi veya tamamen yok olmasının önüne geçilmiştir.
Çalışmaların sonunda Virjin adalarındaki birçok bilgi teknolojisi altyapısının onarılamaz şekilde hasara uğradığının tespit edildiği ve bu olaylardan bazı sonuçlar çıkarıldığı ifade edilmiştir. Bu sonuçlar arasında acil durum planlarının yetersiz kaldığı ve güncellenmesi gerektiği, yedek güç kaynaklarının kısa süreler için fayda sağladığı fakat uzun bir süreçte fayda göstermediği, hükümet ve kamu kuruluşları için hayati önem taşıyan verilerin üç farklı noktada yedeklenmesinin tavsiye edildiği şeklinde öneriler yer almıştır.
Bölüm Değerlendirmesi
Bu bölümde ABD’nin afet yönetimi çerçevesinde izlediği yöntemler araştırılmış ve bu yöntemler içerisinde kritik altyapıların nasıl ele alındığı incelenmiştir. ABD’nin doğal ve insan kaynaklı afetlere yönelik bütüncül zarar yaklaşımını benimsediği ve kritik altyapıların doğal afetlerden korunması için de bu sistemin kullanıldığı görülmüştür. ABD afet yönetiminin Türkiye’ye kıyasla kritik altyapıları da kapsayan geniş bir yasal mevzuatı ve bu altyapıların korunması için genel bir çerçeve planının olduğu anlaşılmaktadır. ABD’de resmi olarak belirlenen kritik altyapı sektörlerinin doğal afetlerden korunması amacıyla oluşturulan çerçeve plana ek olarak her sektöre özel planların meydana getirildiği önemli bir konu olarak dikkat çekmektedir. Genel çerçeveyi belirleyen plan ve sektöre özel planlar aracılığıyla kritik altyapıların korunmasındaki koordineli çalışma sürecinin organize edildiği değerlendirilmiş ve bu çıkarımlar ışığında ABD’deki kritik altyapı sektörlerinin karşılaştığı doğal afetler, afet yönetim evreleri kapsamında analiz edilerek önemli olduğu düşünülen noktalara değinilmiştir.
Türkiye’de Kritik Altyapıların Doğal Afetlerden Korunmasında Uygulanabilecek İyileştirme Stratejileri: ABD Örneği – Bölüm 12 yazısı için tıklayınız