Ahmet ÇOLAK
4.2.5. Ulaşım Sektörü
Karayolu, denizcilik, havayolu ve demiryolu ağlarından oluşan Ulaşım Sektörü, insanları ve eşyaları taşımak için hizmet sağlamakta ve insanların yaşamlarını sürdürmelerinde, ekonomik veya sosyal hedeflerini gerçekleştirmelerinde kritik bir rol üstlenmektedir. Otomobiller, demiryolları, uçaklar, gemiler gibi ulaşım hizmetleri ve altyapı imkânlarının olmadığı veya sınırlı hizmet sundukları bir toplumun modern bir seviyeye gelmesi mümkün görünmemektedir. Ayrıca ülkenin dış pazarlara, uluslararası hareketliliğe ve küresel tedarik zincirlerine olan bağımlılığı, uluslararası ulaşım altyapısına yönelik risklerin de dikkate alınmasını zaruri kılmaktadır (Apuhan ve Özdemir, 2020). Ulaşım Sektörü aynı zamanda birbirine bağımlı sektörlerdeki risklerden etkilenmekte ve diğer sektörleri etkilemektedir. Bu nedenle, ulaşım sistemlerinin doğal afetlere karşı korunması gerekmektedir.
Önleme ve Hazırlık
2013 yılında yayımlanan Ulusal Altyapı Koruma Planı’na (National Infrastructure Protection Plan) ek olarak oluşturulan Ulaşım Sektörü-Özel Planı (Transportation Systems Sector-Specific Plan) muhtemel doğal afet problemlerine yönelik tedbirler barındırmaktadır. Ulaşım Sektörü’nün her türlü afetten korunması amacıyla DHS görev yapmaktadır. DHS’ye, Sahil Güvenlik (United States Coast Guard) ve Ulaştırma Bakanlığı (Department of Transportation) denetim ve kontrol aşamalarında destek olmaktadır. Ulaşım Sektörü’nün sorumluluğunu taşıyan resmî kurumlar ile özel ulaşım firmaları arasında koordinasyon kurumları bulunmaktadır. Bu kurumlar, devlet yetkilileri ile herhangi bir sorun anında iletişime geçecek kanallara sahiptir. Ulaşım Sektörü’nün paydaşları tarafından acil durumlara yönelik değerlendirmeler ve risk planları oluşturulmakta ve uygulanmaktadır (Homeland Security, 2015e).

Doğal afetlerin yıkıcı etkileri ve diğer aksaklıklardan Ulaşım Sektörü’nü korumaya yönelik, büyükşehir planlama kuruluşları tarafından geliştirilen uzun vadeli ulaşım planları bulunmaktadır. ABD’de nüfusu 50.000’i geçen kentleşmiş her alan için bu planlar oluşturulmaktadır. Bu planlar genellikle 20 yıllık bir periyod ve bir dizi hedefe dayalı olarak; ulaşım planlamasını, operasyonlarını, finansman kararlarını ve Ulaşım Sektörü’nde hangi projelerin ön plana alınacağını belirlemek için kullanılmaktadır. Federal hükümet, ulaşım sistemlerini iyileştirmeye çalışan bölgelere rehberlik sağlamanın yanı sıra, özellikle uzun vadeli planlar geliştirirken kamu planlama kurumlarının uyması gereken kuralları belirlemektedir (Jai, 2022).
Bunun yanı sıra Federal Karayolu İdaresi (The Federal Highway Administration),ulaşım kurumlarının olağanüstü hava olaylarına karşı altyapılarının güvenlik açığı değerlendirmelerini yapmalarına yardımcı olmak için 2017 yılında Güvenlik Açığı Değerlendirme Çerçevesi’ni (Vulnerability Assessment and Adaptation Framework) hazırlamıştır. Bu çerçeve, Ulaşım Sektörü’nün varlık ve hizmetlerini muhafaza etme ve iyileştirme yöntemlerini belirleme konusunda destek olacak kaynaklar sunmaktadır. Güvenlik açıklarının değerlendirilmesi ve ele alınması, kuruluşların mukavemet seviyelerini geliştirmelerine veya değişen koşulları tahmin etme, bunlara hazırlanma ve uyum sağlama becerilerinin artırılmasına katkı sağlamaktadır. Bu belge aracılığıyla ulaşım firmaları aşırı hava olaylarının ulaşım altyapısına etkisini ve ulaşım araçlarının aşırı hava olaylarına hassasiyetini ölçmektedir (Federal Highway Administration, 2017).
Müdahale ve İyileştirme
2009 yılında ABD’de birçok ulaşım altyapısına zarar veren kasırgalar, Sanibel adasına ulaşımı tamamen kesmiş ve 6.000 ada sakini mahsur kalmıştır. 15 gün içinde yolun bir kısmı açılmış fakat ulaşımın normalleşmesi uzun sürmüştür. Yolun yeniden yapımı çalışmaları esnasında kasırga sonuçlu meydana gelebilecek dalgalara karşı yolu koruyan deniz duvarları ve yol yükseltilmiştir. Yolu koruması gereken duvarların büyük bir bölümü kasırga sürecinde zarar görmüş ve görevini yerine getirememiştir. Eskiyen duvarlar yeniden inşa edilirken çelik kazıklarla güçlendirilmiş ve yeni bir drenaj sistemi eklenmiştir. Başka kasırgaların yolu etkileme ihtimali olduğu fakat yapılan müdahalelerle güçlendirilen yolun ulaşım kesintisi yaşamayacağı söylenmiştir. Ayrıca ulaşıma alternatif çözümler getirmek amacıyla adanın deniz ulaşımını sağlayan ve kasırgada zarar gören tekne rampaları tamir edilmiştir (ENRSoutheast, 2024).

İyileştirme çalışmaları kapsamında bir diğer örnek 2017 ve 2022 yılları arasında gerçekleşen doğal afetler sürecinde afetlere müdahalede faydası görülen ulaşım kuruluşlarının ödüllendirilmesidir. Bu kuruluşlara 110.000.000 USD fon ayrılarak altyapılarını güçlendirmeleri sağlanmıştır. Demiryolları tamiri, deniz taşımacılığını güçlendirme, araç yenileme ve bakım merkezleri rehabilitasyonu çalışmaları bu fonlar sayesinde gerçekleştirilmiştir (Workboat, 2024).
4.2.6. Gıda ve Tarım Sektörü
Gıda ve Tarım Sektörü, dünya nüfusunun besin ihtiyacını karşılayan çok çeşitli tarım ürünleri ve işlenmiş gıdalar üretmektedir. Büyük şirketler, binlerce personel çalıştırarak ve istikrarlı bir gıda tedariki sağlayarak dünya çapında gıda üretimi ve dağıtımında önemli bir rol oynamaktadır. Bu sistemlerin büyük bir bölümü özel mülkiyet altındadır, rekabetçi küresel pazarlarda çevre ve iklim koşullarına göre faaliyet yürütmektedirler. Farklı ülkelerdeki arz ve talep değişiklikleri, lojistik zorluklar, ithalat ve ihracat politikalarındaki değişimler ve teknolojideki yeni gelişmeler, gıda endüstrisinin rekabet ortamını ve karşılaşılan zorlukları sürekli olarak değiştirmektedir. Bu nedenle gıda ve tarım altyapısının korunması devletlerin üstünde durduğu hassas politikaların başında gelmektedir. Sektör içindeki akışın kesintiye uğraması, halk sağlığı ve devletin ekonomisi üzerinde yıkıcı bir etki yaratmaktadır. Gıda ve Tarım Sektörü’nde altyapının güvenliği ve mukavemeti diğer kritik sektörlerle yoğun bir işbirliğini gerektirmektedir (Sertyeşilışık, 2020).
Önleme ve Hazırlık
ABD’nin 2013 yılında yayımlanan Ulusal Altyapı Koruma Planı’na (National Infrastructure Protection Plan) ek olarak oluşturulan Gıda ve Tarım Sektörü-Özel Planı (Food and Agriculture Sector-Specific Plan) bu sektörün doğal afetlere karşı korunmasına ilişkin yönlendirmelere yer vermektedir. ABD Tarım Bakanlığı (U.S Department of Agriculture) ve Gıda ve İlaç Kurumu (Food and Drug Administration) Gıda ve Tarım Sektörü’nden başlıca sorumlu kamu kuruluşlarıdır. Federal hükümet, yerel hükümetler, bölgesel yönetimler ve özel sektör Gıda ve Tarım Sektörü’nü koruma amacıyla ortak hareket etmektedir. Gıda ve Tarım Sektörü-Özel Planı doğal afetlere karşı mukavemetli ve hazırlıklı bir altyapı için atılması gereken adımları açıklamıştır. Bu adımların başında ortak işbirliği, altyapı güçlendirmesi ve sektör bileşenleri arasında iletişimin kesintisiz devam etmesi ön plana çıkmaktadır (Homeland Security, 2015f).

ABD’de Gıda ve Tarım Sektörü’nü kasırga ve sel baskınlarından korumaya yönelik çeşitli önlemler alınmaktadır. Bunların başında acil durum eylem planı oluşturma yöntemleri gelmekte ve daha sonra tarım bölgelerindeki su yolları ve hendeklerin temizlenmesi, uçan objelerin mahsullere zarar vermemesi için ihtiyaç fazlası tarım ekipmanlarının tarım bölgelerinden uzaklaştırılması tavsiye edilmektedir. Bu çalışmaların öncesinde ürünlerin sigortalanması önemle vurgulanmaktadır. Sigortalanmış ürünlerin kamu kurumları tarafından yasal prosedürler çerçevesinde kontrollerinin sağlanacağı ve daha titizlikle korunacağı ifade edilmektedir (USDA, 2021).
Müdahale ve İyileştirme
ABD Tarım Bakanlığı tarafından Gıda ve Tarım Sektörü’nü doğal afetlere karşı korumak için birtakım teşvikler sunulmaktadır. Bunların başında sigorta ve afetlerden zarar gören ürünlerin satın alınması gelmektedir. 2023 yılında Vermont’ta meydana gelen sel felaketlerinde birçok tarım alanı ve gıda ürünü zarar görmüştür. ABD Başkanı Joe Biden’ın talimatıyla Vermount acil durum bölgesi ilan edilmiş ve FEMA’nın liderliğinde acil müdahale çalışmaları başlatılmıştır. Mahsulleri yıkıma uğrayan çiftçilere maddi yardım ve düşük faizli kredi olanakları sağlanmıştır (Associated Press, 2023a).
Tarım Bakanlığı üreticilerin doğal afetler nedeniyle zarar gören tarım arazilerini ve altyapıyı onarmalarına yardımcı olan afet yardım programları yürütmektedir. Enkazın kaldırılması, çitlerin ve koruma yapılarının onarılması, kuraklık durumlarında hayvanlara su sağlanması da dâhil olmak üzere çiftçilere tarım arazilerini eski haline getirme konusunda destek olunmaktadır. Ayrıca çeşitli programlar aracılığıyla doğal bir felaketin araziye ve altyapıya ciddi zarar vermesi durumunda çiftçilerin acil durum iyileştirme çalışmalarını uygulamasına rehberlik edilmektedir (OECD, 2021).
4.2.7. Su ve Kanalizasyon Hizmetleri Sektörü
İçme suyunun temiz olması, halk sağlığı ve faaliyetlerinin korunması için gereklidir. Atık suların arıtılması, içme suyunun temizliği kadar önemli ayrı bir konudur. Hastalıkların önlenmesi ve doğal çevrenin korunması atık suların düzgün bir yöntemle arıtılmasına bağlıdır. Bu nedenle içme suyu ve atık su altyapılarının güvenliğini ve mukavemetini artırmak kritik bir meseledir. Su kirliliği veya içme suyu hizmetlerinin verilememesi sağlık, ekonomi ve çevresel açıdan geniş kapsamlı olumsuz etkilere yol açacaktır (Çolakoğlu, 2013). Ayrıca endüstriyel, sanitasyon veya diğer amaçlarla kullanılmış kirli sular arıtma tesisleri tarafından arıtılarak barajlara, derelere veya diğer su kütlelerine güvenli bir şekilde aktarılmaktadır. Kanalizasyon ve arıtma sistemlerinin zarar görmesi su kaynaklarını ve çevreyi zararlı maddelere maruz bırakma ihtimalini yükseltmektedir (Bahadır, 2020).
Önleme ve Hazırlık
ABD’nin 2013 yılında yayımlanan Ulusal Altyapı Koruma Planı’na (National Infrastructure Protection Plan) ek olarak oluşturulan Su ve Kanalizasyon Hizmetleri Sektörü-Özel Planı’na (Water and Wastewater Systems Sector-Specific Plan) göre Su ve Kanalizasyon Hizmetleri’nin ortak paydaşları, fiziksel ve siber terör saldırılarını, diğer kasıtlı eylemleri ve doğal afetleri önlemek, tespit etmek ve müdahale etmek için işbirliği içinde hareket etmektedirler. Bu amaç doğrultusunda bütüncül zarar yaklaşımı benimsenmiş ve çeşitli eylem planları oluşturulmuştur.
Çevre Koruma Ajansı (Environmental Protection Agency), Su ve Kanalizasyon Hizmetleri Sektörü’nden sorumlu ABD kamu kurumudur. Sektördeki mukavemetin artırılmasının yanı sıra su kalitesinin ve içme suyu ile atık su altyapısının tüm tehlikeler bağlamında korunmasını hedefleyen programlara onay verme yetkisine sahiptir (Homeland Security, 2015g). Çevre Koruma Ajansı tarafından su hizmetlerini doğal afetlerin etkilerinden korunmaya yönelik Doğal Afetlerin Tehlikelerini Önleme- Su ve Atık Su Tesisleri İçin Başlangıç Kılavuzu (Hazard Mitigation For Natural Disasters- A Starter Guide For Water and Wastewater Utilities) başlıklı bir yol haritası hazırlanmıştır (EPA, 2016).
Bahse konu yol haritasında doğal afetlerin su sistemlerine ait altyapılara olan zararlı etkisini en aza indirmek için atılması gereken adımlardan bahsedilmiştir. Sel baskınlarına yönelik bina içerisinde kullanılan elektrik panellerinin yükseltilmesi, baskınları daha iyi karşılayabilmek için menfezlerin büyütülmesi, su tesislerindeki pompaların dalgıç veya sıralı pompalarla değiştirilmesi, tesislerin su baskınına mukavemetli kapılarla korunması, bariyer ve kum torbalarının bulundurulması ve tesislerin etrafında bulunan taşınabilir araç ve gereçlerin herhangi bir afet öncesinde taşkın yataklarının dışına çıkarılması önerilmektedir. Depremlere karşı esnek bağlantılı mukavemet gücü yüksek boruların kullanılması, depreme duyarlı vana sistemlerinin takılması, yer üstü borularının sabitlenmesi ve su tanklarının güçlendirilmesi diğer tavsiyeler arasındadır. Ayrıca yangınlara karşı su tesislerinin etrafındaki ağaçların kesilmesi, sigara yasaklarının uygulanması, yangına mukavemetli yapı malzemelerinin kullanılması ve enerji kesintilerine yönelik jeneratörlerin tedarik edilerek yerden yüksekte muhafaza altına alınması istenmektedir.
Müdahale ve İyileştirme
2023 yılında ABD’nin Ludlow ilçesinde meydana gelen fırtına ve sel felaketleri bölgenin atık su sistemlerine büyük zarar vermiştir. Ludlow sakinlerine içme suyu sağlayan tesis yüksek bir konumda inşa edildiği için sel felaketinden etkilenmemiş ve su tedarik etmeye devam etmiş fakat atık su sistemleri aynı düzeyde fonksiyon gösteremeyerek kullanım dışı kalmıştır. Seller atık su tanklarını patlatmış ve kirli suları içme suyunun sağlandığı göl ve barajlara taşımıştır. İlgili afete müteakip Su ve kanalizasyon Hizmetleri Sektörü’nün iklim değişikliği sonrasında sertleşen hava koşullarına ayak uydurması için yeni düzenlemelerin yapılması çağrısında bulunularak atık su tesislerinin yerleşim yerlerinin alt kısımlarına inşa edilmesinin bu yapıları sel felaketlerine maruz bıraktığı söylenmiştir. Ayrıca 2011 yılında meydana gelen Irene kasırgasında Ludlow’un acil durum enerji sistemlerinin zarar gördüğü ve FEMA’nın direktifleriyle yüksek bir beton bloğun üstüne yerleştirilen jeneratörün bu sel baskınında da hasar gördüğüne dikkat çekilmiştir. Yaşanan bu olayların akabinde su ve kanalizasyon altyapılarının iyileştirilmesi amacıyla ABD genelinde 55.000.000.000 USD bütçe ayrılmıştır (Associated Press, 2023b).

4.2.8. Sağlık ve Kamu Sağlığı Sektörü
Sağlık ve Kamu Sağlığı Sektörü içerisinde ayakta sağlık hizmetleri, halk sağlığı, ruh sağlığı, bağımlılık tedavisi, çevre ve iş sağlığı, uzun süreli bakım, ilaçlar ve morg hizmetleri yer almakta bunlara ek olarak sağlık hizmetlerini sunan doktor, hemşire, sağlık çalışanları, hastaneler, tıbbi cihazlar ve çeşitli donanımların bütünü Sağlık ve Kamu Sağlığı Sektörü olarak adlandırılmaktadır (Borges ve Laranjeira, 2013). Doğal afetler sağlık tesislerine, su ve kanalizasyon sistemlerine ciddi zararlar vermekte ve bu hizmetlere bağımlı olan hastaların sağlık durumu üzerinde doğrudan etki yaratmaktadır. Yapısal olarak istikrarlı olmayan sağlık merkezlerinde sağlık çalışanları ve hastaların hayatı tehlikeye atılmakta ve afetzedelere sağlık hizmeti sunma kapasitesi sınırlanmaktadır (The Free Press Journal, 2024). Sağlık ve Kamu Sağlığı Sektörü, enerji, ulaşım ve diğer kritik altyapı sektörleriyle sıkı bir etkileşim içerisindedir. Bu altyapılarda meydana gelen problemler sağlık sektörünü direkt olarak etkisi altına almakta ve çalışamaz hale getirmektedir.
Önleme ve Hazırlık
ABD’nin 2013 yılında yayımlanan Ulusal Altyapı Koruma Planı’na (National Infrastructure Protection Plan) ek olarak oluşturulan Sağlık ve Kamu Sağlığı Sektörü-Özel Planı’na göre (Healthcare and Public Health Sector Specific Plan) Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı (Department of Heath & Human Services), bu sektörün faaliyetlerini kesintiye uğramadan devam etmesini sağlamak için hizmet vermektedir (Homeland Security, 2015h). Ayrıca kamu kurumlarının yanı sıra diğer birçok oluşum tarafından da Sağlık ve Kamu Sağlığı Sektörü’nün afetlerden korunmasına yönelik çalışmalar yürütülmektedir.
Bu oluşumlardan biri olan Pan Amerikan Sağlık Örgütü (Pan American Health Organization) tarafından 2000 yılında yayımlanan Doğal Afetler; Kamu Sağlığının Korunması (Natural Disasters; Protecting Public’s Health) başlıklı belgede sağlık sektörünün doğal afetlere karşı korunmasına ilişkin bilgilere yer verilmiştir (Natural Disasters; Protecting Public’s Health, 2000). Doğal afetlere karşı sağlık kurumlarının korunması için acil durum planlarının oluşturulması öncelikli bir konu olarak sunulmuştur. Sağlık ve Kamu Sağlığı Sektörü’nün doğal felaket esnasında hangi ekipmanlara daha çok ihtiyaç duyduğu, yönetim kademesinin üstlenmesi gereken roller, çalışanların plan hakkında bilgilendirilmesi ve afet anında hangi adımları atacaklarını bilmeleri, planın belirli aralıklarla test edilmesi, erken uyarı ve iletişim sistemlerinin faal olması, erken uyarı ve iletişim dilinin anlaşılır ve açık bir şekilde ifade edilmesi acil durum planlarının içermesi gereken temel özelliklerdendir. Ayrıca doğal afetlerden etkilenmesi muhtemel bölgelerin belirlenmesi, sağlık kurumlarının diğer binalardan daha mukavemetli bir şekilde inşa edilmesi ve inşaat malzemelerinin doğal afetlerin yaratacağı etkiler üzerinden bir değerlendirme yapılarak özenle seçilmesi ve kurumların belirli aralıklarla denetim ve bakımdan geçirilmesi yapılması gerekenler arasında gösterilmektedir.
Öte yandan ABD’de 2005 yılında meydana gelen Katrina kasırgası, sağlık kurumlarının doğal afetlere karşı plansız veya yeterli bir acil durum planı olmadan yakalanmasının açacağı sonuçları ortaya çıkarmıştır. Kasırga öncesindeki afet planlarında sağlık kurumlarını bekleyen sorunlara değinilmediği, kasırganın sebep olacağı elektrik kesintisi gibi ikincil problemlerin göz ardı edildiği, kasırga sonrası ulaşım, su sistemi ve diğer altyapıların zarar görmesiyle hastanelerin büyük ölçüde etkilendiği, faaliyetsiz hale gelen hastanelerdeki tahliye süreçlerinin yetersiz planlama ve sağlık personellerinin afetlere hazırlıksızlığı nedeniyle aksadığı, tahliye edilen hastaların takip edilmediği ve bazı hastaların nerede olduğunun bilinmediği, tahliyenin ardından 3 ay geçmesine rağmen bazı hastaların bulunamadığı, hastanelerin afet sürecinde birçok insanı barındırmasının gıda ve diğer altyapı sorunlarını artırdığı yönünde sonuçlara varılmıştır (Hospitals in Hurricane Katrina, 2006).
Müdahale ve İyileştirme
ABD’de meydana gelen afetlerden sonra işleyişini yitiren sağlık kurumlarının faal hale getirilmesi için atılması planlanan belirli adımlar bulunmaktadır. Bu tesislerin tam işlevli hale getirilmesi karmaşık ve çok disiplinli bir görev olduğu için mühendislerin, eğitimli afet görevlilerinin ve sağlık ekipmanı üreticilerinin koordineli çalışması gerekmektedir. Herhangi bir iyileştirme çalışması başlamadan önce elektrik, kanalizasyon ve su sistemlerinin çalışır duruma getirilmesi önemlidir. Elektrik sistemleri afet sonrası iyileştirme sürecinde güç kaynağı olarak hayati katkı sağlamaktadır. Sel sonucu tesisleri dolduran suların etkili bir şekilde çıkarılması için çalışan bir kanalizasyon sistemi gereklidir. İçme suyu dağıtma sistemi değerlendirilmeli ve gerektiğinde onarımlar yapılmalıdır. Isıtma ve havalandırma sistemi, hasar ve kirliliğin boyutunu belirlemek için gözden geçirilmelidir. Sağlık kuruluşlarındaki tüm tıbbi ekipman, cihaz ve malzemeler incelenerek nelerin kurtarılabilir, nelerin atılması gerektiği belirlenmelidir (CDC, 2023).
Türkiye’de Kritik Altyapıların Doğal Afetlerden Korunmasında Uygulanabilecek İyileştirme Stratejileri: ABD Örneği – Bölüm 10 yazısı için tıklayınız