Ahmet ÇOLAK
4.2. ABD’deki Kritik Altyapı Sektörlerinin İncelenmesi
ABD’nin kritik altyapıları korumaya yönelik sistemli ve organize bir afetle mücadele programı yürütmek amacıyla oluşturduğu bu planlardan yola çıkılarak bu sektörler özelinde meydana gelen doğal afet olaylarının incelenmesinin gerekli olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle ilerleyen sayfalarda ABD’nin kritik altyapı sektörü olarak belirlediği 16 adet sektör özelinde bir inceleme yapılmıştır. Bu sektörlere ilişkin tanımlayıcı bilgilere yer verilmiş ve doğal afetlere yönelik ne tür mücadele yöntemleri uygulandığı vakalar üzerinden aktarılmıştır. Bu aktarım yapılırken kritik altyapıların doğal afet yönetim evreleri hazırlık-önleme ve müdahale-iyileştirme şeklinde sınıflandırılmıştır. Bu başlıklar altında ABD’de ortaya konan yasal düzenlemeler ve uygulamalar örnek olaylar üzerinden anlatılmıştır.
Kritik altyapıların doğal afet yönetim evreleri hazırlık-önleme ve müdahale-iyileştirme şeklinde sınıflandırılmıştır.
4.2.1. Baraj Sektörü
Barajlar elektrik üretimi, tarımsal sulama, taşkın kontrolü ve taşımacılık hizmetleri sunmaktadır (Ateyeter, vd., 2020). Kritik altyapılar arasında önemli bir yere sahip olan barajlar modern toplumlar için büyük önem arz etmekte, özellikle gelişmiş ülkelerin sanayilerinin su temini barajlar aracılığıyla karşılanmaktadır (Küçükbaşol, 2016, s. 136). Barajlar heyelan, sel gibi doğal afetlerde bariyer oluşturmakta ve sağladıkları hizmet dolayısıyla birçok sektörle işbirliği içinde hareket etmektedir. Bunlardan bazıları enerji, gıda ve tarım hizmetleri, ulaşım ve içme suyu sistemleridir (Orhan, 2015).
Barajların tamamen veya kısmen yıkılması, ani su baskınlarına sebep olmakta ve can kayıplarına yol açmaktadır. Bir barajın yıkılması ve sularının taşması, baraj çevresindeki ulaşım altyapılarının sular altında kalmasına neden olacak, içme suyu kaynakları zarar görecek ve tarımsal bölgeler kullanılamaz hale gelecektir. Endüstriyel ve madensel atık sahası olarak kullanılan barajların yıkıma uğraması insan sağlığı yanında çevreye de hasarlar verecektir. Ayrıca barajların çevresindeki nüfus artışı ve şehirleşmeler, yaşanması muhtemel afetlerde kayıpların artmasına neden olacak düzeye gelmektedir. Küresel iklim problemleri, su miktarını düşüren kuraklıklar ve selleri artıran şiddetli fırtınalar barajların genel düzenine tehdit oluşturmaktadır. Barajların yaşlanması diğer bir sorunu teşkil etmektedir. Yaşlanan barajların yapısındaki bozulmalar bakım ve onarım gerektirmektedir. Bu tür problemlerin göz ardı edilmesi büyük felaketlere yol açma ihtimalini barındırmaktadır (Tilav vd., 2024)
Bu kapsamda ABD’de barajların doğal afetlerden karşı korunmasına yönelik çalışmalar ve yaşanan felaketler sonrası izlenen prosedürler afet yönetim evreleri (Önleme-hazırlık, müdahale-iyileştirme) başlığı altında incelenmiştir. Barajlara ilişkin afetler öncesinde gerçekleştirilen önleme girişimleri ve afetler sonrasında kayıpların en aza indirilmesine yönelik yaklaşımlar ele alınmış ve vaka analizlerine yer verilmiştir.
Önleme ve Hazırlık
DHS barajların doğal ve insan kaynaklı afetlere karşı korunmasına yönelik plan ve programlar oluşturmaktadır. 2013 yılında yayımlanan Ulusal Altyapı Koruma Planı’na (National Infrastructure Protection Plan) ek olarak oluşturulan Baraj Sektörü-Özel Planı (Dams Sector- Specific Plan) en önemli çalışmalardandır (Homeland Security, 2015b). Bu plan içerisinde Baraj Sektörü’nün afetlere karşı nasıl korunması ve hangi tür doğal afetlere yönelik tedbirler alınması gerektiğine dair veriler yer almaktadır. Yapısal eksikleri belirleme, muhtemel felaketlerin sonuçlarını araştırma ve doğal afetlerden kaynaklanan riskleri değerlendirmeye yönelik adımlar bu tedbirlerin başında gelmektedir. ABD’deki birçok baraj özel sektörün kontrolünde olduğu için kamu ve özel sektör arasındaki işbirliğini güçlü tutmaya yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Özel baraj işletmeleri Baraj Sektörü Koordinasyon Konseyi (Dams Sector Coordinating Council) aracılığıyla koordine edilmekte ve özel işletmelerin devlet yetkilileri ile irtibat halinde olmasına yönelik Baraj Yönetim Koordinasyon Konseyi (Dams Government Coordinating Council) faaliyet göstermektedir.
Bu konseyler vasıtasıyla barajlara yönelik gelebilecek tehditlerin geniş değerlendirmeleri yapılarak gözden geçirilmektedir. Doğal afetlerden kaynaklanan riskler, operasyonel eksiklikler ve olası afetlerin etkileri üzerinde durulmaktadır. Konsey üyeleri, siber ve fiziksel risklerle ilgili bilgileri paylaşmakta, kılavuzlar geliştirmekte ve risk analizine dayalı kararlar almak için kritik altyapı sektörleri arası karşılıklı bağımlılık konusunda farkındalık oluşturma adımları atılmaktadır. Ayrıca şüpheli durumları bildirmek ve gerçek zamanlı olay bilgilerini paylaşmak için mekanizmalar oluşturulmuştur. Yıllık Baraj Bilgi Paylaşım Tatbikatı (Dams Information Sharing Drill) bu süreçleri test etmekte ve eksikliği görülen kısımlara iyileştirmeler yapılmaktadır. Bu faaliyetlerin birçoğu konsey çalışma grupları tarafından yürütülmektedir.
ABD, barajların korunmasına yönelik 1996 yılında FEMA’ya bağlı olarak Milli Baraj Güvenliği Programı’nı (The National Dams Safety Program) uygulamaya koymuştur. Bu program eğitim, teknik yardım, inceleme ve araştırmayı finanse eden baraj güvenliği programlarına hibe sağlamaktadır. 2024 yılında Milli Baraj Güvenliği Programı (The National Dam Safety Program) barajların bakım ve onarımı için 211.000.000 USD kaynak ayırmıştır. Bu maddi yardımlarla barajların doğal afetlere karşı direncini arttırmak ve barajların yol açabileceği felaketlerin önüne geçmek amaçlanmaktadır (FEMA, 2013). Bu program aracılığıyla barajlar için acil durum planı, potansiyel tehlikeleri sınıflandırma sistemi, deprem analizi ve barajların dizaynına yönelik çalışmalar yapılmaktadır.
2018 yılında ABD’de gerçekleşen Florence Kasırgası barajların doğal afetler sonucunda ne tür hasarlara yol açabileceğini ortaya koymakta ve alınması gereken önlemler hakkında önemli dersler sunmaktadır. Baraj güvenliğinden sorumlu yetkililer tarafından kasırga nedeniyle Kaliforniya’daki 181 adet baraj incelemeye alınmış ve baraj sahiplerine acil durum planlarını uygulamaları tebliğ edilmiştir. ABD’deki büyük barajların daha sıkı kontrol altında tutulması büyük felaketleri engellese de özel işletmelere ait barajlar çeşitli sorunlara yol açabilmektedir. Örneğin Kaliforniya’daki barajların %86’sının özel sektörün yönetiminde bulunduğu ve koordinasyon problemlerinin yaşandığı söylenmiştir. Ayrıca dikkati çeken bir diğer durum ise baraj etrafında iskân eden çoğu yerleşimcinin bölgelerindeki bir barajın varlığından haberdar olmamasıdır (USA TODAY, 2018).

Müdahale ve İyileştirme
ABD’de barajların herhangi bir tehlikeye maruz kalması durumunda uygulanması için acil durum eylem planları bulunmakta ve barajlarda meydana gelmesi muhtemel felaketlere müdahalenin koordinasyonu FEMA tarafından yapılmaktadır. Barajlar için oluşturulan acil durum eylem planları, bir barajda potansiyel acil durumlara yol açabilecek olayları tanımlayan ve maddi hasarı en aza indirmek için tasarlanmış eylemleri belirten yazılı belgelerdir. Bu belgelerde baraj yöneticilerinin acil durumlarda irtibat kurması gereken kişiler, barajın hasar alması halinde muhtemel zarar vereceği bölgeler, can ve mal kaybını en aza indirmek için tedbirler yer almaktadır (FEMA, 2004).
Barajların korunması ve yol açtığı hasarlara yönelik müdahale ve iyileştirme çalışmaları yaşanan felaketler sonrası geniş ölçüde medyaya yansımıştır. 2020 yılında ABD’nin Michigan eyaletinde hasar gören iki barajın fonksiyonunu kaybetmesiyle büyük su baskınları meydana gelmiştir. Erken uyarı sistemleri sayesinde barajların etki alanında kalan yerleşim yerleri boşaltılmış ve 10.000 kişi tahliye edilmiştir. Barajdan boşalan sular; evleri, köprüleri, yolları yıkmış ve 2.500 mülke zarar vermiştir. Kimyasal bir tesis ve atık sahaları seller nedeniyle tahrip olmuş ve bulaşıcı hastalık riski ortaya çıkmıştır.
Sellerin hızını kaybetmesiyle beraber başlayan iyileştirme çalışmaları kapsamında 175.000.000 USD tutarında hasar tespit edilmiştir. Federal hükümet tarafından selden etkilenen alanların yüksek riskli bölge olarak belirlenmediği için barajların verdiği zararlara karşı sigorta yapılmadığı anlaşılmıştır. Afet sonrası elde edilen diğer önemli bir bulgu da çoğu barajın eskimiş olduğu yönündedir. Eskiyen barajları yenilemek için 20.000.000.000 USD gerektiği, gerekli yatırımların yapılmaması halinde baraj kaynaklı zararların bu miktardan daha fazla olacağı aktarılmıştır. Ayrıca çoğu barajın özel işletmelere ait olması nedeniyle gerekli acil durum planlarına sahip olmadığı ifade edilmiştir. (NBC NEWS, 2020).
2010 yılında Kaliforniya’da gerçekleşen depremler sonrasında yapılan incelemelerde Calaveras Barajı’nın fay hattına yakınlığı ve 1919’da inşa edildiği için güvenlik standartlarını sağlamadığı sonucuna varılmıştır. Barajın su seviyesi herhangi bir depreme karşı tedbir olarak %40 seviyesine indirilmiş ve 2011’de eski barajın yerine 7.5 büyüklüğünde depreme mukavemet gösterebilecek bir baraj inşa edilmiştir (Temblor, 2020).

4.2.2. Kamu Hizmet Binaları Sektörü
Kamu Hizmet Binaları Sektörü; il, ilçe, köy ve hatta daha küçük yerleşim yerlerinde bulunan devlet binalarından oluşmaktadır. Bu tesisler genel kullanımlı ofis binalarını, askeri tesisleri, elçilikleri, adliyeleri ve ulusal laboratuvarları kapsamaktadır (Internet Public Library, 2023). Doğal afetlerin, yönetim erkinin faaliyetlerini yürüttüğü kamu hizmet binalarına karşı büyük tehdit oluşturduğu ve bu binaların korunmasının öncelikli bir konumda yer aldığı değerlendirilmektedir.
Önleme ve Hazırlık
2013 yılında yayımlanan Ulusal Altyapı Koruma Planı’na (National Infrastructure Protection Plan) ek olarak oluşturulan Kamu Hizmet Binaları Sektörü-Özel Planı’nda (Government Facilities Sector- Specific Plan) Kamu Hizmet Binaları Sektörü’nün doğal afetlere karşı korunmasına yönelik hususlar yer almaktadır (Homeland Security, 2015a). Bu plana göre Genel Hizmetler Yönetimi (General Services Administration) kamu hizmet binalarının korunmasından sorumlu olan kuruluştur. Bu kurum aracılığıyla kamu binalarının düzenli olarak kontrolleri sağlanmaktadır. Kamu binalarında faaliyet gösteren çalışanların depremlere ve sellere karşı ne tür önlemler alacağına ilişkin eğitimler verilmekte ve planlar geliştirilmektedir. Genel Hizmetler Yönetimi herhangi bir felaket sürecinde kamu binalarını açma veya kapatma yetkisine sahiptir ve olası afet durumlarına yönelik resmi internet sitesi üzerinden duyurular yapmaktadır.
Müdahale ve İyileştirme
2023 yılında ABD’nin Montpelier kentinde meydana gelen sel baskınlarından kamu binaları büyük zarar görmüştür. Genel Hizmetler Yönetimi tarafından yapılan açıklamada hasar gören kamu kurumlarının onarılarak hizmete açılması sürecinde bu binaları korumaya yönelik mevcut yasal düzenlemelerin hayata geçirildiği ifade edilmiştir. Alınan bu yeni tedbirler çerçevesinde kamu binalarının ısıtma, soğutma ve elektrik sağlayan sistemlerinin binaların bodrumuna değil üst katlarına yerleştirildiği vurgulanmıştır (Wcax, 2023). Ayrıca kamu binalarında bulunan gizli evrakların korunmasına yönelik özel bir şirketle anlaşılmış ve sular altında kalan bütün evraklar dondurularak bölgeden uzaklaştırılmış akabinde bu evrakların kurutulması ve önemli evrakların kurtarılması için gerekli faaliyetler yürütülmüştür (vtdigger, 2023). Bu örnekten de anlaşılacağı gibi kamu binaları sadece duvarlardan değil, önemli materyallerden de oluşmakta ve korunması büyük önem arz etmektedir.
4.2.3. İletişim Sektörü
Yazılı, sesli ve görüntülü verilerin aktarımına olanak sağlayan İletişim Sektörü, teknolojik gelişmelerle beraber insanların hayatında çok fazla yer kaplayan bir alana dönüşmüştür (Öngün vd., 2012). İletişim Sektörü insanların birbirleriyle etkileşime geçebilmeleri için kablolu ve kablosuz ağları içeren geniş bir altyapı kullanmaktadır. Söz konusu altyapı çiftçilerin, fırtına ve deprem gibi olaylar hakkında önceden uyarı almalarını sağlamakta ve gıda güvenliğini tesis etmektedir. Kara, hava ve deniz ulaşımında navigasyon hizmetleri iletişim araçları sayesinde gerçekleşmektedir. Askeri kuvvetler iletişim araçlarını muharip unsurları takip etmek amacıyla hizmetinde bulundurmakta ve hızlı bir iletişim süreci askeri kuvvetlere daha seri bir reaksiyon imkânı sunmaktadır. Aynı şekilde kolluk kuvvetleri iletişim araçları sayesinde suç ve suçlulara karşı daha çabuk harekete geçebilmektedir. Eğitim, sağlık, finans ve tarım gibi birçok alanda iletişim altyapısı, sağladığı kolaylıklarla hayati bir hizmet sunmaktadır (Ambegaonkar, 2021).
Önleme ve Hazırlık
Ulusal Altyapı Koruma Planı’na (National Infrastructure Protection Plan) ek olarak oluşturulan İletişim Sektörü-Özel Planı (Communications Sector-Specific Plan) İletişim Sektörü’nün doğal afetlere karşı nasıl korunması gerektiğine yönelik çalışmalara ilişkin bilgiler içermektedir. Bu çalışmalar kapsamında 2012 yılında İletişim Sektörü bağlamında yapılan bütüncül zarar odaklı araştırmada, iletişim altyapısının yüz yüze olduğu belirgin tehlikeler sıralanmıştır. Bu tehlikeler arasında kasırga, fırtına, deprem, güneş patlamaları gibi doğal afetler de yer almaktadır. Birden fazla afetin tehdidi altında olan İletişim Sektörü’nün sorumluluğu DHS’ye bağlı Siber Güvenlik ve İletişim Ofisi’ne (Office of Cybersecurity and Communications) aittir. İletişim Sektörü’nün doğal ve insan kaynaklı tehditlerden korunması için Siber Güvenlik ve İletişim Ofisi aracılığıyla acil durum planları oluşturulmaktadır (Homeland Security, 2015c).
2023 yılında Hawaii’nin Maui adasında meydana gelen yangınlar iletişim altyapısının ne tür tehditlerle karşı karşıya olduğu ve hangi önlemlerin alınması gerektiği hakkında faydalı bilgiler sunmaktadır. Ağustos ayında Maui’de başlayan yangınlarda telefon sistemleri zarar görmüş ve afetlere müdahalede büyük yararı görülen elektronik haberleşme olanakları kaybedilmiştir. Geçmiş dönemlerde herhangi bir felaketin haberi radyo ve televizyon benzeri araçlar vasıtasıyla edinilmekteyken günümüzde cep telefonları birincil araç haline gelmiş bu yüzden cep telefonlarının hizmet aldığı iletişim sistemleri kritik bir konuma yükselmiştir. İletişim sistemlerindeki buna benzer kayıpları ve kopuklukları önlemeye yönelik taşınabilir iletişim sistemleri ve güç kaynakları önerilmektedir. İletişim sistemlerinin hangi bölgelerde yer aldığı ve afetlere maruz kalma derecelerini gösteren haritaların oluşturulması bir diğer önlem olarak göze çarpmaktadır. Ayrıca iletişim sistemlerinin yer altına inşa edilmesi ve yer üstünde kalması gereken anten vb. parçalarının ağaç, otluk alan gibi yanıcı maddelerden arındırılması tavsiye edilmektedir (Scientific American, 2023).

2012’de ABD’de yapılan bir haberde iletişim firmalarının doğal afetlere nasıl hazırlandığına yönelik açıklamalar yapılmıştır. Öncelikli olarak iletişim sistemlerinin zarar görmesi halinde taşınabilir sistem ve sinyal vericiler hazırlanmaktadır. Kamyon ve tırların taşıdığı iletişim sistemleri afetten zarar gören bölgelere gönderilmek için bekletilmektedir. Bu araçların ve iletişim sistemlerine enerji sağlayan bataryaların acil durumlarda yakıt sıkıntısı yaşamaması için yakıt istasyonları ile anlaşmaları bulunmaktadır. Bu anlaşmalar doğrultusunda araç ve bataryalar yakıt istasyonlarında her zaman öncelikli ve birinci sırada yer almaktadır. Ayrıca deniz seviyesinde olan iletişim sistemlerinin belirlenerek yüksek bölgelere taşınması için tespitler yapılmaktadır (CNN BUSINESS, 2012).
Müdahale ve İyileştirme
2022 yılında Florida’da meydana gelen kasırgada cep telefonlarına hizmet sağlayan iletişim altyapısının %65’i kullanılamaz hale gelmiştir. İletişim firmalarının mühendis ve çalışanlarını afetten etkilenen bölgeye önceden yönlendirmesi ve gerekli tedbirleri alması iyileştirme sürecini hızlandırmıştır. Bölgeye gönderilen seyyar iletişim sistemleri bir hafta gibi kısa sürede %65’lik oranı %6’ya düşürmeyi başarmıştır. Bazı bölgelerde amfibik araç ve helikopterler sayesinde seyyar sistemler taşınabilmiştir. Dronlarla iletişim sistemlerinin arızalanmış olabileceği alanların keşfi yapılmıştır. Ayrıca ilerleyen süreçte acil durumlar için cep telefonlarının uydular aracılığıyla iletişim kurabileceği bir sistemin hayata geçirileceği vurgulanmıştır (The Verge, 2022).
4.2.4. Kritik İmalat Sektörü
Metalleri hammadde halinde alarak ürünlere dönüştüren Kritik İmalat Sektörü ulusal ve uluslararası ekonominin dayanak noktasını oluşturan çeşitli sanayi kollarını içermekte, sanayi ve ulaşımın birincil ihtiyacı olan donanım ve üretim araçları bu sektör tarafından imal edilmektedir. Otomobil, kamyon, yük gemileri, uçak, tren vagonları ve bunların destekleyici bileşenlerinin imal edilmesi bu sektörün faaliyet alanındadır. Kritik üretim mamullerindeki herhangi bir aksama modern hayatın işleyişini olumsuz yönde etkileyecek ve durma noktasına getirecektir. İmalat endüstrisinin belirli unsurlarına doğrudan bir saldırı veya bunların yaşanan afetler sonucu aksaması, ulusal düzeyde ve çok sayıda kritik altyapı sektöründeki temel işlevleri bozacaktır. Kritik İmalat Sektörü ülkelerin ekonomik refahı ve devamlılığı için hayati öneme sahiptir (CISA, 2023).
Önleme ve Hazırlık
Kritik imalat ABD’de kritik altyapı sektörleri arasında önemli bir konumda yer almaktadır. 2013 yılında yayımlanan Ulusal Altyapı Koruma Planı’na (National Infrastructure Protection Plan) ek olarak oluşturulan Kritik İmalat Sektörü-Özel Planı (Critical Manufacturing Sector-Specific Plan) bu sektörün doğal afetlere karşı nasıl korunması gerektiğine yönelik adımları içermektedir. Kritik İmalat sektörü, DHS’nin Altyapı Koruma Ofisi’nin kontrolü altındadır. Bu ofis aracılığıyla risk değerlendirmesi, acil durum eylem planları ve imalat sektörü genelinde bilgi paylaşımı sağlanmaktadır (Homeland Security, 2015d).
Kritik İmalat Sektörü diğer kritik sektörlerle yoğun etkileşim halindedir ve diğer kritik sektörlerde meydana gelen arızalar imalat sektörünü büyük ölçüde etkilemektedir. Bu sektörlerin başında Enerji Sektörü gelmektedir. Enerji Sektörü’ndeki aksamalar üretimi yavaşlatmakta ve hatta durma noktasına getirmektedir. ABD’de gerçekleşen kış fırtınalarında birçok konut ve iş yerinin güç kesintisi yaşandığından yola çıkılarak Kritik İmalat Sektörü’nün karşılaştığı doğal afetlere örnek olarak kış fırtınalarının incelenmesi kararlaştırılmıştır.
ABD’de yapılan bir çalışmada enerji kesintilerinin sebepleri üzerinde durulmuş ve tavsiye niteliğinde kararlar alınmıştır. Başlıca problemler arasında, enerji ünitelerinin kullanım kılavuzunda iddia edilen düşük sıcaklıklarda çalışmadığı, ünitelerin mevcut kapasitelerinin üzerinde çalıştırılarak sistemin daha da zorlandığı, gaz enerjisiyle çalışan sistemlerin donduğu ve kullanılamaz hale geldiği ifade edilmiştir. Bu problemlere karşı önlem olarak soğuklara karşı tedbir alınması, altyapının soğuk havaya mukavemetli hale getirilmesi önerilmiştir. Gazların donması ile ilgili yakıt kullanımının çeşitlendirilmesi, enerji dağıtım firmalarının iletişim seviyesini artırması, olağanüstü hava durumları için planların hazırlanması ve altyapının sürekli olarak geliştirilmesi gerektiği söylenmiştir (FERC, 2023). Kritik İmalat Sektörü enerjiden ulaşıma birçok sektörle bağlantılı durumda olduğu için bu sektörlerin hizmet vermeyi bırakması kritik imalatın faaliyetlerini sekteye uğratmaktadır.
Müdahale ve İyileştirme
Kritik İmalat Sektörü’nde yer alan firmaların afetlere karşı görevleri arasında risk yönetimi, içeriden gelen tehditlere yönelik politikaların uygulanması, uluslararası operasyonların değerlendirilmesi ve üretim alanlarının sigortalanması bulunmaktadır. Herhangi bir felaket esnasında üretimin kesilmemesi için yedek güç ve su kaynakları bulundurulması, alternatif iletişim ve ulaşım yollarının oluşturulması ayrı bir müdahale ve iyileştirme yöntemi olarak göze çarpmaktadır (Homeland Security, 2015, s. 12).
Türkiye’de Kritik Altyapıların Doğal Afetlerden Korunmasında Uygulanabilecek İyileştirme Stratejileri: ABD Örneği – Bölüm 9 yazısı için tıklayınız
Leave a Comment