Türkiye’de Kritik Altyapıların Doğal Afetlerden Korunmasında Uygulanabilecek İyileştirme Stratejileri ABD Örneği - Bölüm 7

Türkiye’de Kritik Altyapıların Doğal Afetlerden Korunmasında Uygulanabilecek İyileştirme Stratejileri: ABD Örneği – Bölüm 7

Ahmet ÇOLAK

2020-2023 Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı

T.C Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı (UAB) tarafından 2016 yılında “Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve 2013-2014 Eylem Planı” ve “2016-2019 Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı” çalışmalarının devamı niteliğinde “Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı 2020-2023” başlıklı strateji belgesi oluşturulmuştur (T.C Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, 2020).  Bu çalışmada da 2013 yılında ele alınan kritik altyapı sektörlerine yeni eklemelerde bulunulmamış hali hazırdaki altı sektör (elektronik haberleşme, su yönetimi, enerji, kamu hizmetleri, ulaştırma ve finans) kritik altyapı sektörü olarak yeniden tanımlanmıştır. Bu belgede kritik altyapı sektörlerinin siber güvenliği üzerinde durulmuş ve siber güvenlik konularında çeşitli tanımlamalar yapılmıştır. Bu belgenin amacı Türkiye’deki kritik altyapıların özellikle siber tehditlere karşı korunması ve direncinin artırılması şeklinde özetlenebilmektedir.

Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı 2020-2023

Belgenin odak noktası kritik altyapıların doğal afetlerden korunması olmamakla birlikte siber altyapıların kritikliğine örnek olarak toplum yaşamını olumsuz yönde etkileyen ve doğal afetler arasında bulunan Covid-19 pandemi süreci verilmektedir (T.C Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, 2020, s. 12) İnsanların salgın boyunca başta eğitim, alışveriş ve iş hayatını elektronik sistemler üzerinden yürütmesinin bu sistemlerin günlük hayatın işleyişindeki önemini gözler önüne serdiği ifade edilerek bu doğrultuda hayatın akışını kontrol eden kritik altyapılara ait siber sistemlerin ve dolayısıyla kritik altyapıların korunmasının önemi vurgulanmıştır.

Üniversitelerde Kurulan Kritik Altyapıların Korunması Araştırma Merkezleri

Kritik altyapıların siber tehditlerden korunması amacıyla Kadir Has Üniversitesi ve Sakarya Üniversitesi’nde kritik altyapı koruma çalışmalarına yönelik araştırma ve eğitim merkezleri kurulduğu görülmektedir. 13.10.2017 tarihli resmî gazetede yayımlanan “Kadir Has Üniversitesi Siber Güvenlik ve Kritik Altyapı Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetmeliği” ile Kadir Has Üniversitesi’nde kritik altyapı araştırma merkezi kurulmuştur (Mevzuat Bilgi Sistemi, 2017). Merkezin ana faaliyet alanı olarak enerji, akıllı kentler, ulaşım, finans, deniz güvenliği, haberleşme ve e-devlet sistemleri gösterilmiş, bu alanların korunmasına yönelik politikalar geliştirmenin amaçlandığı ifade edilmiştir.

Kadir Has Üniversitesi’nin bünyesinde kurulan Siber Güvenlik ve Kritik Altyapı Koruma Merkezi (Center for Cybersecurity & Critical Infrastructure Protection) başlıklı sitenin paylaşımları incelendiğinde kritik altyapıların siber güvenliğine tehdit olarak yukarıda da bahsedildiği üzere Covid-19 salgınının ele alındığı dikkat çekmektedir. Covid-19 sürecinde hastanelerde yaşanan yoğunluk nedeniyle elektronik sistemlerin açıklar verdiği ve gizli bilgilerin çalındığı ifade edilerek pandemi sürecinin kritik altyapıların siber güvenlikteki zafiyetlerini ortaya koyduğu üzerinde durulmuştur. Kritik altyapı sistemlerinin doğal bir afet olan salgın benzeri bulaşıcı hastalıklardan korunması için birtakım önerilerde bulunularak salgınları yavaşlatmaya yönelik uygulanan hijyen, karantina ve aşı çalışmalarının hastanelerde oluşan yoğun hasta yükünü azaltacağı ve bu sayede kritik altyapı sistemlerinin hasar görme oranının düşeceği yönünde fikir beyan edilmiştir (CCIP, 2023).

Kritik altyapıların siber güvenliğini sağlamaya yönelik araştırma yapmak ve bu alanda insan kaynağı oluşturmak amacıyla kurulan bir diğer kritik altyapı araştırma merkezi Sakarya Üniversitesi’nde “Kritik Altyapılar Ulusal Test Yatağı Merkezi” adıyla kurulmuştur (Sakarya Üniversitesi, 2021). Bu merkezin açılışında konuşma yapan dönemin UAB bakan yardımcısı tarafından burada yürütülen çalışmalar aracılığıyla Türkiye’nin kritik altyapılarına yönelik çevresel ve fiziksel tehditlere daha duyarlı hale geleceği vurgulanmıştır (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, 2020). Siber tehdit ön planda olmasına rağmen resmi yetkililerin yaptığı açıklamalardan yola çıkılarak bu kurumların doğal afetlerin yol açtığı yıkımlar karşısında da fayda sağlayacağına ilişkin değerlendirmeler yapılabilmektedir. Özellikle iletişim altyapısının doğal afetler sonucunda zarar görmesinin engellenmesi veya afet sonrası faal duruma getirilmesini hızlandırma çalışmaları kritik altyapıların korunmasına yarar sağlayacaktır.

3.1.2. Kritik Altyapıların Korunması Yol Haritası Belgesi

Kritik altyapıların doğal afetlerden korunmasına ilişkin yayımlanan en kapsamlı belge AFAD tarafından “2014-2023 Kritik Altyapıların Korunması Yol Haritası Belgesi” başlığı altında yayımlanmıştır (AFAD, 2014a). Bu belgede kritik altyapıların meteorolojik, jeolojik ve biyolojik afetlerden korunmasının önemi üzerinde durulmuş ve kritik altyapıların herhangi bir tehlikeye maruz kalması halinde büyük çaplı felaketlere yol açabileceği vurgulanmıştır. AFAD bu belgede yasal olarak bağlayıcılığı olmayan bazı kritik altyapı sektörleri belirlemiştir, bu sektörler şekil 3.1’de gösterilmektedir.

Şekil 3.1. AFAD Tarafından Belirlenen Kritik Altyapı Sektörleri (AFAD, 2014a, s. 38)

Bu belgede kritik altyapıların doğal afetlerden korunmasıyla ilgili dikkat çeken bir diğer ifade ise Türkiye’deki kritik altyapıların doğal afetlerden korunmasına yönelik bağlayıcı yasal bir düzenlemenin olmadığına yönelik açıklamalardır (AFAD, 2014, s. 34). AFAD’ın yayımladığı bu belgede kritik altyapıların korunması amacıyla gerçekleştirilmesi gereken çalışmalara ilişkin bir ön değerlendirmede bulunduğu görülmektedir.

Bu belgede kritik altyapıların korunmasına yönelik kararlar alındığı ve bu kararların genel olarak yasal düzenlemeleri ve pratikte atılması gereken adımları kapsadığı dikkat çekmiştir. Alınan kararlar ve atılması gereken adımlara ilişkin önemli görülen maddeler aşağıda sıralanmıştır:

  • Kritik altyapıların AB mevzuatına uygun bir şekilde hukuki altyapısını oluşturmak,
  • Kritik altyapıların korunmasına ilişkin süreçleri AB ile işbirliği ve müzakere içerisinde geliştirmek,
  • Proje ve araştırmalar yaparak kritik altyapılara yönelik risk ve zararların azaltılmasına çalışmak,
  • Türkiye’deki kritik altyapıları belirleyecek kurum veya kuruluşların koordinasyonunu sağlamak,
  • Türkiye’de zarar görmesi halinde uluslararası problemlere yol açması muhtemel kritik altyapıları tespit etmek,
  • Türkiye’nin komşu ülkelerinde yer alan ve tahrip olması durumunda Türkiye’ye zarar verebilecek kritik altyapıları belirlemek (AFAD, 2014a, s. 37).

3.1.3. Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu

Türkiye’deki kritik altyapılara yönelik yapılan akademik çalışmalarda sıklıkla, kritik altyapıların korunmasına yönelik resmi olarak bağlayıcılığı olan fakat kanun içerisinde kritik altyapılara ilişkin herhangi bir ifade kullanılmayan daha çok askeri güvenlik bölgelerinden bahseden 2565 Sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu referans olarak gösterilmektedir (Resmî Gazete, 1981). Bahse konu kanunun bu doğrultuda ele alındığı akademik çalışmalardan biri “İç Güvenlik Yönetimi Açısından Kritik Altyapıların Korunması” adlı makaledir. Türkiye’deki kritik altyapılar olarak görülen önemli havaalanlarının, barajların ve nükleer santrallerin bu kanun kapsamında korunduğu ifade edilmiştir (Ak, 2019). Bu kanunun daha çok kritik altyapıların doğal afetlerden ziyade insani tehditlere karşı korunması boyutunda ele alındığı düşünülmektedir.

Genel olarak incelendiğinde kritik altyapı kavramının kamu kurumları tarafından oluşturulan belge ve dokümanlarda yer aldığı görülmekle birlikte doğal ve insan kaynaklı afetlerle ilgili bir bağlantının kurulmadığı anlaşılmaktadır. Resmî kurumların yaptığı plan ve projelerde kritik altyapılar başka çalışma alanlarının içerisinde karşımıza çıkmaktadır. Kritik altyapıların müstakil olarak ele alındığı AFAD’ın 2014 yılında hazırladığı yol haritası belgesinin dışında doğal afetleri kapsayan bir plana rastlanılmamaktadır.

3.1.4. Kritik Altyapıların Korunmasında Akademik Çalışmalar

Kritik altyapılara yönelik akademik çalışmalar sınırlı olmakla birlikte kayda değer bir sayıya ulaştığı görülmektedir. Giriş bölümünde de belirtildiği üzere Türkiye’de kritik altyapılar hakkında yapılmış iki adet doktora ve 12 adet yüksek lisans tezi bulunmaktadır (Ulusal Tez Merkezi, 2023).  Bu çalışmaların doğal afetlerden daha çok siber ve diğer güvenlik problemlerine odaklandığı dikkat çekmektedir. Ayrıca akademik çalışmaların yer aldığı Dergipark internet sitesinde yapılan taramada kritik altyapıların korunmasına ilişkin altı makaleye rastlanılmıştır. Bu makalelerin içeriğine bakıldığında kritik altyapıların doğal afetlerden korunması, enerji hatlarına yönelik insani tehditler, siber güvenlik önlemleri ve kritik altyapıların kullandığı denizaltı iletişim kablolarının güvenliğine istinaden çalışmaların yapıldığı görülmüştür (DergiPark, 2024).

Bu makalelerden doğal afetlerle ilgili olanı hakkında bilgi verilmesinin konumuz açısından yararlı olacağı düşünülmüştür. “Türkiye’de Afet Yönetimi Bağlamında Kritik Altyapı Kavramı” başlıklı makalede genel olarak kritik altyapıların dünya genelindeki durumu hakkında bilgiler verilmekte, ABD ve Avrupa ülkelerinin kritik altyapılara yaklaşımı açıklanmakta ve AFAD’ın Türkiye’deki kritik altyapı koruma çalışmalarına yönelik attığı adımlar ve üstlendiği rollerden bahsedilmektedir. AFAD’ın kritik altyapıları doğal afetlerden korumaya yönelik oluşturduğu “2014-2023 Kritik Altyapıların Korunması Yol Haritası Belgesi” Türkiye’de kritik altyapıların siber güvenlik dışında korunmasına ilişkin hazırlanan önemli çalışmalardan biri olarak ifade edilmiştir. Bu bağlamda kritik altyapıların siber güvenliğinin ötesinde doğal afetlerden de korunmasına dair çalışmalarla kritik altyapıların daha az zarar göreceği ve dolayısıyla da Türkiye’nin doğal afetler sonucunda daha az can ve mal kaybına uğrayacağı vurgulanmıştır (Tanrıverdi vd., 2023).

Kritik altyapıların doğal afetlerle olan ilişkisini de içine alarak inceleyen bir diğer çalışma Dokuz Eylül Üniversitesi’nde tez olarak gerçekleştirilmiştir. Yapılan çalışmada İzmir’in içme suyu ihtiyacını karşılayan Tahtalı Barajı ve baraj bölgesindeki diğer su kaynaklarının biyolojik, fiziksel, siber saldırılar ve doğal afetlere karşı mukavemeti test edilmiş ve Tahtalı Barajı’nın birçok tehlikeyle yüz yüze olduğu söylenmiştir. Deprem felaketi özelindeki incelemelerde barajın rezervuar alanının depreme mukavemet gösterebileceği varsayılırken yer altı su kuyularının deprem sonucunda kaybolma veya yer değiştirme ihtimalinin bulunduğu ortaya çıkmıştır. Su sistemlerinin deprem sonucunda zarar görmesi halinde tekrar hizmete girmesi için gereken sürenin toplum refahını olumsuz etkileyecek uzunlukta olduğu için bu sistemlerin inşa sürecinde doğal afetlere mukavemetli altyapıların inşa edilmesi önerilmiştir (Tunger, 2019).

Tahtalı Barajı

Kritik altyapıların güvenliğine yönelik Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisindeki (JSGA) bir yüksek lisans tezi çalışmasında doğal afetlerle ilgili bir bölüme yer verilmiş ve değerlendirmeler yapılmıştır. Enerji güvenliği üzerine yazılan bu tezde Türkiye’deki petrol boru hatlarının doğal afetlerden etkilenme olasılığı üzerine dünyadan örnekler verilmiştir. Doğal afetlerin insan kaynaklı tehditlere nazaran daha öngörülemez olduğu ifade edilerek kapsamlı ve uzun soluklu önlemlerin alınması önerilmiş, doğal afetlerin standart güvenlik tedbirleri ile başa çıkılamayacağı vurgulanarak doğal afetlerle mücadelenin kendi özelinde gerçekleştirilmesi tavsiye edilmiştir (Topçu, 2022, ss. 60-61).

Kritik altyapıların güvenliğine yönelik Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi’ndeki (JSGA) bir yüksek lisans tezi çalışmasında doğal afetlerle ilgili bir bölüme yer verilmiş ve değerlendirmeler yapılmıştır.

İncelenen belge ve dokümanlardan yola çıkılarak Türkiye’deki kritik altyapılarla ilgili direkt olarak ele alınan ve yasal bir zemine oturtulan sistemli düzenlemelerin bulunmadığının yinelendiği görülmüştür. AFAD’ın kritik altyapıların afetlerden korunmasına yönelik gerçekleştirdiği çalışmalar tavsiye boyutunda kalmış ve dünya genelinde incelenen ülke örneklerindeki gibi resmi bir sonuç doğurmamıştır. Kritik altyapıların doğal afetlerden korunması amacıyla bazı resmî belgelerde çeşitli bakanlıklara görevler verilmiş olsa da kritik altyapı kavramına ilişkin açık tanımların yapılmadığı dikkat çekmiştir.

Türkiye’de Kritik Altyapıların Doğal Afetlerden Korunmasında Uygulanabilecek İyileştirme Stratejileri: ABD Örneği – Bölüm 6 yazımız için tıklayınız

More Reading

Post navigation

Leave a Comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir